28 Nisan 2009 Salı

PEKSİMET

PEKSİMET i. (yun. paksimadi, galeta veya fars. beksimdd, katı ekmek'ten). Mutf. Dilimler halinde kesilen ekmeğin yeniden ısıtılarak kurutulmasıyle elde edilen ve uzun süre bozulmadan kalabilen bir çeşit galeta, gevrek: Babam bana bir kırmızı mendil içinde yiyecek getirdi; peksimet, kahve şekeri, zeytin... (R. N. Güntekin). Kahvaltı için peksimedi herşeye tercih ediyorum (ö-mer Seyfeddin).
— ANSİK. Mutf. Peksimet, mayalı ekmeğin bulunmasından önce roma ordusunun yiyecekleri arasındaydı. Uzun süre bozulmadan saklanabildiği için gemicilerin uzun yolculuklarda yiyeceği oldu. Peksimet yapmak için yüzde 14 glütenli (özlü) un kullanılır. Hamura yeterince su ve tuz konur yoğurul-duktan sonra maya katılmadan dinlendirilir. İstenilen büyüklükte parçalara ayrılarak bastırılır. İçindeki suyun kolayca uçması için çeşitli yerlerinden delinir ve çok kızgın olmayan fırında pişirilir. Sonra rutubet geçirmeyen kağıtlarla veya kutularda saklanır. İyi pişirilmiş peksimette rutubet yüzde 4'ten fazla değildir. (ML)
PEKSİMET adası, Anadolu'nun güneybatısında, Akdeniz'in Fethiye körfezinin, batı kenarındaki Kapıdağı açıklarında yer a-lan küçük ve boş ada. (M)
Sülüs, nesihPEKŞTAYN i. (alm. pech, zift ve stein, taş'tan). Miner. Eşanl. KATRANTAŞI.
PEKTAZ i. (yun. pektos, pelte gibi'den fr. pectase). Biyokim. Meyvelerde bulunan ve pektik maddeleri hidroliz eden enzim. (Pektaz, labfermente benzetilebilir; kalsiyumla etkin duruma geçer; meyve özsula-rında pıhtılaşmaya yol açar.) [L]
PEKTEN (Mustafa Bekir), türk hattatı (İstanbul 1913). İlköğrenimini İstanbul'da Büyükreşitpaşa ilkokulunda tamamladı. 1945-1947 Arasında Bahir Yesari adlı bir hattattan talik üslûbunu öğrendi., icaze, tevki, muhakkak, reyhanı üslûplarını çalıştı. Necmeddin Okyay'dan talik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder